Ben seni hırçın akan bir nehirle konuştuğunda tanıdım.
Suları bulanık, dünyanın tersine akan bir nehrin yanı başında…
Dünyayı kalbinin orta yerine koyan, sevgisi ele avuca sığmayan bir çocuğun bakışlarında tanıdım seni…
Soğumuş evlatlarının cesetleri başında ağlayan annelerin başını okşadığın günlerde tanıdım seni…
Ben seni coğrafyası kuşatılmış, ölümü teslimiyet olarak gören genç kızların ardından ağlamandan tanıdım.
Yüreğinde taşıdığın ateşin hiçbir okyanusla sönmeyeceğine inandım.
Sadece ben değil, dünya inandı.
Ben seni okuduğun bir şiir yüzünden mahkum edildiğin günlerde tanıdım.
Hapishanenin soğuk koğuşlarına sıcacık dualarımdan selam yolladığım anlarda tanıdım.
“Zindandan Mehmet’e Mektup” şiirini senin sesinle dinlerken ailene hemen kavuşabilmen için zamanın akıp geçmesini dilediğim günlerde tanıdım seni…
Mağdur değil, mağrur olduğuna inandım.
***
Ben seni yakamozlarını çaldırmış bir çocuğun yüreğine dokunmanla tanıdım.
Yüreğine gökyüzündeki bütün yıldızları kondurmanla tanıdım seni…
Ben seni Filistin davası için dik durduğun Davos’ta tanıdım… Sesini yükseltemeyen liderlere inat, dünyaya kafa tutan yanınla tanıdım seni…
Sadece ben değil, dünya tanıdı.
Seni konuştu Filistin…
Senin adını söyledi Somali…
Mısır’da çocuklarına şehadet şerbeti içiren anneler seni sevdi.
Memleketinin kapılarını ardına kadar açtığın ve bağrına bastığın Suriye’li kardeşlerin yakarışlarında tanıdım seni…
Yollarına güller döşeyen Pakistan’ın sevgi seli ile tanıdım seni…
Çaresizliğe uzanan elleri öper gibi tutuşunla sevdim seni…
Seni bütün coğrafyaları kuşatan yanınla tanıdım.
Gözünü karartıp, aldığın kararlara sadakatinle tanıdım seni…
Memleketin her karış toprağındaki ayak izlerinden tanıdım. Hiçbir liderin adım atmadığı ücra mekanlardaki insan gülüşlerinden tanıdım seni…
Sen evimizin neferi, gönüllerimizin sesiydin.
Seni ben okul okul dolaşıp öğrencilerle yaptığın sohbetlerde tanıdım. “Sizin için ne yapabilirim?” diyen cümlelerinden bildim seni…
Okullardaki din eğitimini yaygınlaştırmanla, çocuklarımızın manevi değerlerine sahip çıkmanla, yarınları çağın ötesine taşımanla tanıdım seni…
Üzerimizdeki kara bulutları dağıttığın, hayallerimizi özgür bıraktığın, yanımızda durduğun ve mazlumlara omuz verdiğin zamanlarda tanıdım.
Ben seni kıtaları birleştirdiğin, hayalleri gerçek yaptığın, ümitsizliğe kapılmadığın zamanlarda tanıdım.
Sadece ben değil, herkes tanıdı.
***
Seni ben dua dua açılan ellerinle, secdedeki samimiyetinle, kıyamdaki duruşunla tanıdım.
Seni ben zulme uğrayanlara yalnız olmadıklarını hissettirdiğin günlerde tanıdım.
Başkalarının umursamadıklarını başına taç yapan, dünyanın talihini değiştiren yanınla bildim seni…
Dünyanın çehresini değiştirmene tahammülü olmayanların tuzaklarında tanıdım.
Sevgisi çalınmış, merhameti alınmış, kalbi mühürlenmiş olanların öğretilmiş sözleri sana söyledikleri zamanlarda tanıdım seni…
Düşmanların kalelerini yıkma cesaretini gösterdiğin için üzerine yönelen oklara sabır zırhını giydiğin günlerde tanıdım seni…
***
Zulmü arkasına almış dörtnala koşturanların başındaki lider olarak tanıdım seni…
Samyelinin esintisinde savrulmayan, kasırgalarda gemisini bırakmayan, ülkesine ihanet etmeyen yanınla tanıdım ve sevdim seni…
Sadece ben değil, dünya sevdi.
***
Sen, yüreklerimizdeki Ensar..
Sen, uzun ömürlü olman için dua ettiğimiz güzel insan…
Sen, bulmuşken yitirmek istemediğimiz Recep Tayyip Erdoğan…
Başımızın tacı, özgürlüğümüzün fermanısın.